Tarih bilmezsiniz, sosyoloji bilmezsiniz, hele gerçekleri hiç bilmezsiniz.
Ama sizi alkışlamaya hazır sizden daha da cahil bir kitlenin önüne çıkınca, desteksiz şekilde atar tutarsınız.
Birazcık sağduyu sahibi olan bir halkın çoğunlukta olduğu normal bir ülkede;
bu tarz saçma-sapan sözler sarfeden birini değil alkışlayıp başagetirmek, acilen psikolojik müdahale altına alırlar.
Birazcık sağduyu sahibi olan bir halkın çoğunlukta olduğu normal bir ülkede;
bu tarz saçma-sapan sözler sarfeden birine yağcılık yapacak "yandaş medya ve yalakalar güruhu" ortaya bile çıkamazdı!
Gerçi, Türkiye'yi faşizan bir tek parti diktasına götürmekte olan a-ke-pe'nin tabanı Hitler'e pek bayılır. "İstersem asarım, keserim" diyen bir lider, Gandhi'ye benzetilecek değil ya?
(Engin Akkıç gibi bir takım eşşoğlueşşekler, Türkiye'de yaşanan faşistleşme sürecine "Ülkede 'milli demokratik devrim' yaşanıyor" diyecek ve kendileriyle aynı fikirde olmayanlara 'faşist' yaftasını yapıştıracak kadar alçaklaşmıştır. Onları içine düştükleri bok çukurunda debelenmeye bırakıyoruz.)
a-ke-pe'nin yediği herzeleri tevil etmek üzere kıçını yırtan ve "Ne alakası var? Bizim liderimiz nasıl Hitler'e benzetilebilir?" diye bağırıp çağıran sersemlere bir iyilik yapalım istedik.
Sizin liderinizin "yanlış" bildiği şeylerin doğrusunu şekil üzerinde gösterelim de gerçekler iyice açığa çıksın... Bakalım kim kime benziyormuş, okuyun da öğrenin, cahil herifler!
Hitler ve Nazi partisinin yükselişi
![]() Tayyip Erdoğan gibi Hitler de politik ve sosyal faaliyetlerde çocuklar ve gençlerle özel olarak ilgilenir ve birlikte çektirdiği resimleri siyasi propaganda için kullanırdı. ![]() Tayyip Erdoğan gibi Hitler de 'öfkeli ve heyecanlı' bir üslupla kitlelere seslenirdi. ![]() Musa Kart'ın karikatürü 'siyasi simgelerin kullanımı' konusunda Hitler ile Tayyip Erdoğan arasındaki benzerliklere dikkat çekiyor | ![]() Ekonomik bunalımın çökerttiği Almanya'da NAZI partisi, demokratik yollardan iktidara gelerek kitleleri totaliter bir rejim altına almayı başardı. Tıpkı şimdiki AKP gibi... 20. Yüzyıl'ın başları da tıpkı 21.Yüzyıl'ın ilk yılları gibi savaşlara ve karmaşaya şahit olmuştu. 21.Yüzyıl dünyayı başdöndürürcü bir hızla değiştiriyor.İnsanlık bir yandan iletişim devrimi ve bilgi çağını yaşarken diğer yandan da hem doğuda hem de Batı dünyasında muhafazakarlık ve dinsel fanatizmin hızla yükselişine tanık oluyoruz. Kimilerine göre bu yaşadığımız süreç Üçüncü Dünya Savaşı’nın ta kendisi. Anlaşılıyor ki uluslararası dengeler yerine oturup yeni bir dünya düzeni kurulmadan bu süreç kendi dinamikleri içinde devam edecek. Türkiye de bu süreci kendi politik dinamikleri içinde yaşamaya devam ediyor. 2002 yılından itibaren tek parti iktidarını sürdüren AKP’nin politik oluşumu ve yükselişi pek çok siyasi analize konu olmakta. 2000’li yılların başından itibaren AKP’nin Türkiye’deki siyasi çıkışının, Hitler ve NAZI partisinin 1930’lar Almanya’sındaki yükselişine paralellikler gösterdiğini iddia eden bir takım teoriler ve analizler de mevcut. Hatta bu analizlerin bir kısmında Adolf Hitler ile Tayyip Erdoğan’ın politik kariyerlerindeki söylem ve üsluptan, kişisel özelliklerine kadar pek çok benzerliğin de altı çizilmekte.
Hitler iktidarının sonu maalesef dünya için hayırlı olmadı. NAZI rejimi Almanya’ya olduğu kadar Avrupa’nın geri kalanına da büyük acılar ve kayıplar getirdi. Orta Doğu ve Kafkaslar’da savaş rüzgarlarının estiği ve bütün dünyada uluslararası dengelerin yeniden oluşturulduğu bugünleri daha iyi anlamak adına geçmişte neler olduğunu öğrenmek isteyenler için Tarihsel sürecin devamını okumak için TIK'layın |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.