Çok uzun süredir sistemli bir bilgi kirliliğine maruz bırakılmaktayız. Bu süreç sonunda, herkesin bağıra çağıra konuştuğu ama pek çok kimsenin "ne konuştuğunu bile anlamadığı" bir duruma geldik. Yakın gelecekte bu durumun daha iyiye doğru gelişeceğine dair bir emare yok. Maruz kaldığımız bilgi kirliliğine bağlı olarak, uzunca bir süredir konuştuğumuz dil de farklılaştı. Alev Alatlı'nın 'afazi' olarak nitelendirdiği bir durumla karşı karşıyayız. Söz yitimi (afazi), tıbbi bir terim olarak, konuşma ve konuşmayı anlama yeteneğinin kısmi veya tamamen kaybı anlamına gelir. Söz yitiminin bir başka tipi ise Celbedilmiş Toplumsal Söz Yitimidir. (Induced Social Aphasia) Celbedilmiş söz yitimi, sözlü ve yazılı iletişimde kullanılan terim ve kavramların tanımlarının tam olarak yapılamaması veya kavramların bilinçli olarak makul tanımlamadan muaf tutulmaları nedeniyle ortaya çıkan kavram karışıklığı veya anarşisinin bir ifadesidir. Bu durum özellikle ülkemizde, kavramlar üzerine bina edilen fikir ve savların geçersizleşmesinden, farklı görüşler arasındaki iletişimi imkânsızlaştırmasına kadar birçok hayati sorunun temelini oluşturmaktadır. Yanda Medya Kavramların İçini Boşaltıyor ve Bu Sayede Safsata Yaratıyor Yani 'afazi'; kavramların ve sözcüklerin içeriğinin boşaltılması sonucu ortaya çıkan bir "iletişimsizlik ve düşünsel boşluk/kısırlık" durumunu belirtmektedir.
Öteden beri felsefe konusunda zayıf, yazılı kültürle ilişkisi sorunlu ve kısıtlı bir toplumduk. Genel anlamda 'soyutlama' yeteneği Türkiye'de ve Türkçe'de zaten pek gelişkin sayılmaz. Son 30 - 40 yıldır giderek bozulan eğitim sistemimizi de buna ekleyecek olursak, elde ettiğimiz sonuç içler acısı: Kendi anadilini doğru dürüst konuşup yazmaktan aciz insanların büyük bir ekseriyet oluşturduğu bir halk olduk. İşte böylesi amansız bir "afazi" ortamında, mugalâta ve retorik yeteneğine sahip olanlar; uydurdukları (veya kendilerine ezberletilen) zırvaları süslü ve yüksek oktavdan seslendirdikleri ölçüde sanki "haklı ve muteber" fikir adamlarıymış gibi algılanıyorlar. Oysa bu bir yanılgı, hem de büyük ve esaslı bir yanılgı. Sağlıklı ve dengeli bir mantık sistemini temel alarak "Peki ama neden?" veya "Bunun böyle olduğunu nereden biliyoruz?" gibi soruları sorup karşımızdaki safsatacıların mantık(?!) örgüsünü alaşağı etmek aslında çok da zor değil. Yeter ki sağlam ve tutarlı bir bilgi birikiminiz olsun. |
facebook'ta paylaş! |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.